“Tekerlekli sandalyeye mahkum”un fetiş halini aldığı bir dünyada insanlara tekerlekli sandalyenin özgürleştiriciliğinden bahsetmek baştan zoru seçmek demek, bunu biliyorum. Ama ben daha da zor bir şey yapmak, anne-babaların ve toplumsal baskıların engelli* çocuklarımızı nasıl da tekerlekli sandalyesizliğe mahkum ettiğinden, bu nedenle çocuklarımızın hayatı nasıl da ıskaladığından bahsetmek istiyorum.
Bu konu hakkında yazmama sebep olan şey şu: Engelli çocuğu olan aileler bize gelip engelli çocuk arabası almak istediklerini söylüyorlar ve ekliyorlar, “bebek pusetine en çok benzeyen araba olsun lütfen”. Puset nedir? Bizi ilgilendiren kısmı ile söylersek, sadece refakatçinin kullanabildiği, üzerine oturan kişinin sürüşe dair hiçbir etkisinin olmadığı mobilizasyon aracıdır. Yani üzerine oturan kişi ancak bir refakatçi yardımıyla hareket edebilir, kendi başına bir milim yana dönmek dahil hiçbir hareket yapamaz.
Böylesi durumda çocuğa bakıp kendi başına tekerlekli sandalyeyi hareket ettirebilecek kas gücüne sahip olup olmadığını anlamaya çalışırız. Eğer bu mümkünse, yani çocuk -az ya da çok fark etmez- kendi başına itme çemberini çevirebilecek gibiyse, aileye dönüp, ihtiyacınız olan şey puset değil, uygun bir tekerlekli sandalyedir, deriz.
Ailelerin yüzde doksan dokuzu bu sözü duyar duymaz kızar ve konuyu geçiştirmek için bahaneler ortaya atar: 1- Çocuğum sandalye süremez (Doğru seçilmiş bir sandalyeyi pekala sürebileceğini anlatırız), 2- Güvenli olmaz (Yanıldıklarını, engelli çocukların da her çocuk kadar korunması gerektiğini, daha fazlasına ihtiyaç olmadığını, aşırı hassasiyetin çocuklar için zararlı olduğunu söyleriz), 3- Pusetin tekerlekli sandalyeye göre daha pratik olduğunu iddia ederler (aksini ispat ederiz), 4-Etrafta herkesin kendilerine baktığından ve artık buna katlanamadıklarından, bunlarla baş edemediklerinden dert yanarlar (İçimiz yanar, hak veririz, ama ekleriz: İnsanları değiştirmek zordur. Onları değiştirmeye uğraşmaktansa kendimizi değiştirmemiz daha bir mümkündür. Çevremizdeki saçmalıkların canımızı acıtmaması için “yıkamayan her güçlük beni güçlendirir” düsturuyla sağlam durmamız gerekir! Ancak o zaman doğru olanın saklanmak değil, saygın yaşam hakkımızı cüretkarca savunmak olduğunun ayırdına varabilir ve bunun için tavır geliştirebiliriz), 5- Çocuğum etraftan gelecek bakışlara ve acıma sözlerine dayanamaz (Zor olacağını kabul eder, ama birlikte gelecek kurma motivasyonuyla zorlukları aşabileceklerini, enerjilerini doğru yere kanalize ederlerse bu süreçten güçlenerek çıkabileceklerini, gelecek için sağlam temeller atabileceklerini söyleriz), 6- Çocuğumu tekerlekli sandalyede görmeye dayanamıyorum. Buna psikolojik olarak hazır değilim (Bizim için karşılık vermesi en zor durum işte budur! Sıradan bir sohbet değil, uzun bir yarenlik gerektirir. Oturup ağlaşmak, dert dinlemek ve göremedikleri birçok detayı lisanımünasiple anlatmak gerekir. Tamam, deriz, tekerlekli sandalye kullanmak bu toplumsal düzende mutlu olmak için zorlaştırıcı bir şey, amenna, ama mutlu olmayı daha en baştan imkansız hale getiren bir şey de değil. Olumlu örnekler verir, herkese rağmen başarabileceklerini anlatmaya çalışırız).
Anlaşılacağı üzere tekerlekli sandalyeden uzak durmaktaki asıl gerekçe 5 ve 6. maddelerdir. Ve yine anlaşılabileceği üzere aslında ailesinin yardımıyla bağımsız ve özgür bir birey olabilecek, kendisini yaratabilecek çocuklar, çocuklarımız, toplumsal baskılar ve bunlarla kendi başına baş edemeyen anne-babalar yüzünden koca bir yaşama yenilgiye yazgılı bir şekilde başlamak zorunda bırakılıyorlar. Evlatlarının iyiliği için her şeylerini veren anne-babalar, trajik bir şekilde çocuklarını tekerlekli sandalyesizliğe mahkum ederek onların kaderleri üzerine olumsuz bir etkiye neden oluyorlar.
15 senedir tekerlekli sandalye kullanan abileri olarak buna itirazım var!
Tüm canlılar doğdukları andan itibaren hareket eder. Hızlı olur, yavaş olur, az olur, çok olur ama mutlaka bir hareket vardır ve bu hareket yaşamı öğrenmenin, sosyalleşmenin ilk adımıdır. Hiç kimse ve hiç bir devlet bir insan evladını bundan mahrum bırakamaz. Nasıl ki bebekler 6 aylıkken yürüme eğilimine girerler, bedensel engelli çocuklar da 6 aylıktan itibaren ilk tekerlekli sandalyelerine sahip olmalı ve hareket yetilerini geliştirmeye başlamalıdırlar.
Bilinmelidir ki bedensel kısıtlılığı olan çocuklarımız kendilerine uygun bir tekerlekli sandalyeye sahip oldukları** andan itibaren birey olmalarını sağlayacak ilk araçlarına da kavuşmuş olurlar. Artık akranları gibi bir o yana bir bu yana koşturabilir, yaramazlık yapabilir, düşüp kalkarak bağımsız olmalarını sağlayacak bedensel yetilerini geliştirebilirler. Çocuğunuza bir tekerlekli sandalye verin, bunu o an göreceksiniz! Göreceksiniz ki gözleri parlayacak, size oyunlar yapacak, kaçamaklar planlayacak, arkadaşlarıyla mücadele ederek kendisini onlara kabul ettirecek, bedenine bağımsız saygın bir alan yaratacak. Eğer çocuğunuz bu süreci yaşayamazsa, ilk tekerlekli sandalyesine geç yaşta sahip olursa, bilin ki gelecekleri çok daha zor geçecektir!
Bu kabul edilebilir mi?
Çocuklarımızın bedenleriyle kavga etmekten vaz geçmeliyiz! Vaz geçmeliyiz ki onlar da bedenleri aracılığıyla kendi üzerlerinde iktidar kurmak isteyenlere karşı güç toplayıp savaşabilsinler. İyi bir eğitim almalarının, kültürlü olabilmelerinin, yaşama karşı heyecan duyabilmelerinin, düştüklerinde ayağa kalkacak gücü toplayabilmelerinin ve saygın bir birey olabilmelerinin ön koşulu budur. Unutmayın, sorunun bedenlerinde veya tekerlekli sandalyelerinde değil bu ahmak düzende olduğunu anlamazlarsa bu düzeni değiştiremezler! Lütfen çocuklarınıza engel olmayın. Açın onların önünü, bırakın tekerlekli sandalyeleriyle hayata aksınlar…
Ve bir son söz de kardeşlerime söylemek istiyorum: Sakat abileriniz-ablalarınız olarak bir şeyler yapmaya çalışsak da sizlere yeteri kadar yol açamadığımızı biliyoruz. Yine de başarmalısınız! Bizden daha iyisini yapabilirsiniz. Tüm dünya halkları için, tüm canlılar için daha güzel, daha onurlu, daha kardeşçe, daha yavaş akan bir gelecek mümkün. Mücadeleye devam!
* Aslında Engelli kelimesini değil Sakat kelimesini kullanmayı her açıdan doğru buluyorum. Ama bu yazıda çocuklar ve aileleri söz konusu olduğundan ve ailelerin çoğu zaman Sakat kelimesinden üzüntü duyduğunu bildiğimden, bir istisna olarak bu yazıda Engelli kelimesini kullandım.
** Bu tür kişiselleştirilmiş aktif sandalyeler oldukça pahalı olduklarından Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanmalıdır.